10.1 C
İstanbul
Salı, Kasım 26, 2024

Söke pamuğu, AB’de tescillenen ilk pamuk ürünü olarak tarihe geçti

Anadolu’nun yerel değerlerinden biri olan Söke pamuğu,...

Textilegence Eylül Ekim 2024 sayısı yayınlandı

Dokumadan baskıya, eğirmeden teknik tekstillere en güncel...

Biancalani ‘Tekstil Severler’ arasında yerini aldı

Biancalani Textile Machinery, Prato’daki Museo del Tessuto’yu...

1 Hour Shirt; hızlı modadan adil modaya

Fashion Revolution Germany ve döngüsel moda markası...

Nivogo: Türkiye’de ‘geleceği değiştiren moda’ döngüsel dönüşüm

Nivo (yeni) ve go (harekete geçmek) kelimelerinin...

Bego Jeans; temiz denimin hikayesi

Çevresel etkisi en yüksek tekstil ürünlerinden biri...

Ulucak Höyüğü ve tekstilde geleneğin keşfi

GüncelUlucak Höyüğü ve tekstilde geleneğin keşfi

- Haber Sponsoru -

M.Ö. 6800 yıllarına uzanan geçmişiyle en eski neolitik yerleşim yerlerinden olan Ulucak Höyüğü, yapılan kazı çalışmalarıyla Batı Anadolu’nun mimari ve kültürüne ışık tutmaya devam ediyor. İzmir ve Kemalpaşa ovaları arasındaki Belkahve geçidinin doğusunda, Ulucak sınırları içerisinde yer alan höyükte bulunan en son arkeolojik kalıntılar binlerce yıldan bu yana süregelen tekstil üretiminin tarihine yeni notlar düşüyor. Kazılarda ortaya çıkarılan tekstil üretiminde kullanılan çok sayıda mühür, ağırşak ve tezgah ağırlıkları, Ulucak Höyüğü’nün, Ege Bölgesi’nin en eski tekstil üretim merkezi olabileceğini ortaya koyuyor.

Ulucak Höyüğü, yapılan kazı çalışmalarıyla Batı Anadolu’nun mimari ve kültürüne ışık tutmaya devam ediyor

Ulucak Höyüğü tarihte tekstil üretiminin gücünü vurguluyor

Binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan İzmir aynı zamanda Türkiye’nin tekstil merkezlerinden biri olarak biliniyor. Tarih boyunca önemli bir liman kenti olan şehir, uluslararası ticaret yolları üzerinde bulunması ve sahip olduğu verimli araziler ile tekstil ve giyim sektörün kalbinin attığı yerlerin başında geliyor. Binlerce yıl önce bölgede çalışmaya başlayan dokuma tezgahlarının sesleri bugün hala daha yankılanırken, Ulucak Höyüğü kazılarında bulunan bu tezgahlarda kullanılmış ağırşaklar ve tezgah ağırlıkları bu köklü tekstil geçmişinin gücünü vurguluyor.

İlk olarak 1960 yılında İngiliz araştırmacı David French tarafından bulunan Ulucak Höyüğü’nde sistematik kazı çalışmalarına 1995 yılında Ege Üniversitesi Protohistorya ve Ön Asya Anabilim Dalı ve İzmir Arkeoloji Müzesi ortak katılımıyla, Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu başkanlığında başlandı. O zamandan bu yana tespit edilen üç kültür katında; en üstte Geç Roma, Erken Bizans yerleşmeleri altında Erken Tunç Çağı tabakaları ve en altta ise Geç Neolitik yerleşimi tespit edildi.

Höyüğün en eski tabakası olan Geç Neolitik’te fırın ve ocakları ile birlikte çoğunluğu günlük işlerde kullanılmak amacıyla yapılmış mekanlar ile ayrıca özel işleve sahip bölümlerine rastlanıyor. Kazılar sonucu ulaşılan pek çok seramik kabın yanı sıra çakmak taşından aletler, taştan silahlar, ana tanrıça figürinleri ve antropomorfik kapların bir kısmı İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi, Kemalpaşa Belediyesi ve Kemalpaşa Organize Sanayi desteğiyle yürütülen kazı çalışmaları, 2009 yılından bu yana ise Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Çevik başkanlığında devam ediyor.

Ege’de tekstil serüveninin eksik sayfaları tamamlanıyor

Ege’de tekstil serüveninin eksik sayfaları tamamlanıyor

DHA’ya açıklamalarda bulunan Özlem Çevik, burasının 8 bin 850 yıllık tarihi ile İzmir’in en eski yerleşim yeri ve Ege’nin ilk çiftçi köyü olduğunu söylüyor. Kazıların sürdüğü höyükte, 300’den fazla ağırşak ve tezgah ağırlığı bulunmasının önemli olduğunu belirten Çevik, hatta tek bir evde 50-60 adet ağırşak bulabildiklerini ve bunun da tekstil üretiminde uzmanlaştıklarını ortaya koyduğunu aktarıyor. Çevik; “Belki de tekstil ürünlerini takas ediyorlardı. Ayrıca bu buluntuların yanında kil mühürler de ele geçti. Kil mühürlerin başka yerlerde dövme ya da tekstile basmak için kullanıldığı düşünülür. Ulucak’ta ağırşak ve tezgah ağırlıkların yanında bulunması, tekstil ürünlerinde kullanıldığını gösteriyor” diyor.

Bilimsel yayınlara baktıklarında, diğer yerlerde ağırşak ve tezgah ağırlıklarının çok az sayıda bulunduğunu gördüklerini söyleyen Çevik, Ulucak Höyüğü’ne baktıklarından bazı konutlarda bunlardan çok sayıda çıktığını belirtiyor. Bunun nedenin, yoğun olarak üretim yapılması olduğunu aktaran Çevik; “Bu nedenle Ulucak Höyüğü, Ege Bölgesi’nin en eski tekstil üretim merkezi, diyebiliriz” diyor. Çevik burasının Ege’nin en eski yerleşim bölgesi olduğunu hatırlatarak, doğal olarak buldukları her bulgunun da Ege Bölgesi için en erken olan üretim faaliyetlerini gösterdiğini sözlerine ekliyor.

Dünyanın en eski yerleşim bölgelerinde yapılan arkeolojik çalışmalarla birlikte her geçen gün, en az medeniyet kadar köklü bir geçmişe sahip olan ve nesilden nesile aktarılan tekstil geleneğinin tarihine ilişkin yeni bilgiler gün yüzüne çıkıyor. Özellikle Ulucak Höyüğü’ndeki gibi, yerleşik hayata geçilen neolitik döneme ilişkin elde edilen bulgular tekstilin insanlık tarihindeki hikayesinin ilk sayfalarını tamamlayarak bizi bu heyecan verici serüvene ortak ediyor.

Diğer haberlere göz atın

Yazarın diğer haberleri

Diğer etiketlere göz atın:

En çok okunan haberler