Ülkelerin fonlanmaları (borçlanmaları) için notlar veren üç büyük kuruluştan ikisi Türkiye’nin kredi notunu düşürdü. Peki aslında ne oldu, ne olacak?
Türkiye bu yazı oldukça sıkıntılı yaşadı. Geçen yıl yaşadığı üst üste seçimlerle 2016’ya istikrarlı bir siyasal ve ekonomik bir yapıyla girmeyi hedefleyen Türkiye, ne yazık ki bu istikrarı bir türlü yakalamadı. Yılın 2. çeyreğinden itibaren dile getirilen finansal sorun ve kriz söylemlerine bir de 15 Temmuz gecesi darbe girişimi eklendi. Devlette yeniden düzenin sağlanması için Olağanüstü Hal uygulaması, FETÖ terör örgütüyle mücadele şeklinde başladı. Ancak dışarıdan olumsuz haberler gelmeye devam etti. Türkiye’yi yakından ilgilendiren 3 kredi derecelendirme kuruluşundan 2’si Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke seviyesinin altına çekti. Peki bu ne anlama geliyor?
Türk ekonomisine dönük kredi derecelendirmesi gerçekleştiren üç önemli kuruluş; Standard & Poor’s (S&P), Moody’s ve Fitch Ratings’dir. Türkiye’nin halen bu üç kuruluştan sadece S&P ile anlaşması bulunmuyor. Kısaca bu kuruluşlar oluşturdukları raporlar ve istatistikler ile bir ülke veya şirketin kredi itibarini belirler. Bu kredi durumu hem yeni fonların ülkeye girmesi hem de ülkenin dış kaynaklardan beslenmesi için önemlidir. Bu not aslında borç sahibinin borcunu ödeyip ödeyemeyecek durumda olup olmasının bir göstergesi kabul ediliyor ve yatırımcıların karar almalarında etkili rol oynuyor. Bir ülkenin notunu genel olarak ekonomik, politik ve sosyal faktörler belirliyor. Not düşüşleri ve artışları ülkelerdeki finansal sektörlerde hızla ve ciddi bir şekilde yankı buluyor.
Moody’s’de en yüksek puan Aaa, S&P’ ve Fitch’de bu AAA olarak yer alıyor. Yatırım yapılamaz ülke notu Moody’s da Ba1 iken, S&P ve Fitch’de BB+ olarak saptanmış. Ülkeler bu kuruluşlarla anlaşarak notlandırılmayı ve böylece yeni fonlarla ekonomilerini beslemeyi tercih ediyor.
3 Büyüklerden 2’si Türkiye’ye Eksi Not Verdi
Darbe girişiminden kısa bir süre sonra, Temmuz ayında S&P Türkiye’nin zaten yatırım yapılamaz seviyede tuttuğu BB+ notunu bir basamak daha indirerek BB olarak açıkladı. Kuruluş, Türkiye’nin BB+ olan yabancı cinsinden uzun dönem notunu BB’ye çekerken, kısa dönem notunu B’de bıraktı. Türkiye’nin yerel para cinsinden uzun dönem notu isi BBB-‘den BB+ ‘ya, kısa dönem notu ise A-3’ten B’ye geriledi. Eylül ayında ise, Moody’s Türkiye’nin 40 aydır ‘Alt orta sınıf’ta olan Baa3 notunu, bir basamak indirerek Ba1’e düşürerek, ‘yatırım yapılamaz ülke’ kategorisine çekti ve not görünümünü de ‘durağan’ olarak belirledi. Kredilendirme kuruluşları, darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin ‘risklerinin arttığı ve yurtdışından fon bulmakta ve sonrasında ödemekte zorlanacağı’ tezi ile notlarda düşüş uyguladı.
Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan sadece Fitch, Türkiye’nin notunu eksiye düşürmedi ve halen Türkiye’yi ‘Yatırım yapılabilir ülke’ kategorisinde BBB-‘de tutuyor. Ancak Türkiye’nin ‘durağan’ olan not görünümünü ‘negatif’e çevirdi.
Ancak fon akışının devam etmesi için uzmanlar en az iki kredilendirme kuruluşunda notun ‘Yatırım yapılabilir ülke’ seviyesinde olması gerektiğinin altını çiziyor. Dolayısıyla Türkiye üzerinde yatırım ve fonlar açısından ciddi bir sıkıntının yaşanabileceği belirtiliyor. Hatta, Moody’s’in not düşüşünü açıklamasından sonra Türkiye’den çıkan fonlarda artış kaydedildi. Bu ise TL üzerindeki baskıyı arttırarak, dövizde artışı hemen tetikledi, Dolar tarihi zirvelerinden birini (3.0817TL) gördü.
Not düşüşlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet sözcülerinin yanı sıra piyasa oyuncuları da ciddi şekilde eleştiriyor. Türkiye’nin benzer ülkelerle karşılaştırıldığında daha güçlü bir mali disiplin ve finansal yapıya sahip olduğu savunuluyor Önümüzdeki dönemde ülkemize yeni fonların gelmesinde yaşanabilecek ciddi sıkıntılar nedeniyle büyük ve orta ölçekli yatırımların bundan olumsuz etkilenebileceği, faiz oranlarında fonlanma sıkıntıları nedeniyle artışlar görülebileceği belirtiliyor.
Tüm bu gelişmelere ek olarak, eylül ayında Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) 8 yıllık uzun dönemden sonra ilk kez üretimi azaltma kararı aldı. Bu ise petrolde dışa bağımlı Türkiye için yeni bir sıkıntı noktası olacak. Uzmanlar önümüzdeki dönemde Türkiye için ekonomide daha zorlu sınavların olduğunu belirterek, güçlü bir bütçe denetimi ve finansa her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu hatırlatıyor.