II. Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası Türkiye’nin yeşil kalkınma hedeflerine vizyon çizen; iş dünyası, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve aktivistlerden oluşan 100’e yakın konuşmacıyı bir araya getirdi. Hafta boyunca düzenlenen oturumlarda, Türkiye’nin yeşil kalkınmasında ihtiyaç duyulan ekonomik ve toplumsal dinamikler, Paris İklim Anlaşması’nda Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın uyum sağlama süreci konuşulurken, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçişi için stratejik yol haritasının politikalar ile desteklenmesi gerektiğine değinildi. Etkinlik boyunca ele alınan konular arasında; bir bütün olarak döngüselliğe geçişte yeşil teknolojilerin süreçlere adaptasyonunun önemi ve sürdürülebilirlik için dönüşümün iş gücü bazında da adil bir şekilde sağlanması gerektiği mesajları öne çıktı. Ayrıca gezegenin varlığını sürdürebilmesinin mevcut tüketim kültürünün terk edilerek döngüsel bir yaşama geçilmesiyle mümkün olacağı ve yeşil dönüşüm için toplumun tüm kesimlerine dokunulmasının önemi vurgulandı.
Etkinliğin açılış konuşmaları Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin, SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, AFD Türkiye Direktörü Tanguy Denieul, KPMG Türkiye şirket ortağı Şirin Soysal ve T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Sıfır Atık ve Atık İşleme Dairesi Başkanı Sadiye Karabulut tarafından gerçekleştirildi.
Haftanın kapanışında Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) tarafından sağlanan fon desteği, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), KPMG Türkiye ve KPMG Fransa iş birliği ile hazırlanan “Türkiye’de Beş Sektörde Döngüsellik Potansiyelinin Ön Araştırma Raporu” sonuçları kamuoyu ile paylaşıldı.
Tekstil sektöründe girdi malzemelerinin döngüsellik oranı yaklaşık %16
Etkinlikte konuşan SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin; “Bugün, sektörel olarak ülkemiz için önemli olan ve döngüsel ekonomide iyi uygulamalara sahip, plastik paketleme, tekstil, beyaz eşya, otomotiv ve inşaat sektörlerinin döngüsellik potansiyelinin araştırma sonuçlarını paylaşıyoruz. Araştırmaya katılan şirketlerden elde edilen ilk bulgulara göre, plastik ambalaj sektöründe ortalama girdi döngüselliği yaklaşık %7, tekstil sektöründe ise yaklaşık %16 olarak belirlendi. Bu rapor SKD Türkiye olarak da konsorsiyum ortağı olarak yer aldığımız, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yararlanıcısı olduğu, ‘Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi İçin Teknik Destek Projesi’ne ve ülkemizin döngüsel ekonomi ulusal stratejisine ve eylem planına katkı sağlayacak” dedi. Edin, Türkiye genelinde daha verimli kaynak ve atık yönetimine katkıda bulunmak için, sundukları platformlarla ve yürüttükleri projelerle döngüsel ekonomiye geçişi teşvik etmeye devam edeceklerini belirtti.
KDV düzenlemesi döngüselliği teşvik edebilir
Raporda tekstil döngüselliğine ilişkin mevcut tüketim kültürü ve tüm tekstil ürünlerinin geri dönüştürülebilir olmaması gibi genel sorunların yanı sıra, Türkiye’de tekstil sektörünün, düzenlemeler ve vergilendirme şeklinde ortaya çıkan başka zorluklarla da karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Üreticiler, KDV Düzenlemeleri kapsamında tekstil artıkları gibi ürünler hariç stoktan çıkarılan hemen hemen tüm kalemler için vergilendiriliyor. Bu ise, bir şirketin deforme olmuş veya satılmamış mallarını hayır kurumu veya araştırma için vermek istese bile, bu mallar için yine de KDV ödemesi gerekeceği anlamına geliyor. Böyle bir ödemeden kaçınmak için tek yol bunları gömerek veya yakarak elden çıkarmak olarak görünüyor. Dolayısıyla bu tür vergiler, şirketlerin döngüsellik stratejilerini uygulamak konusunda caydırıcı olup, tekstil endüstrisindeki döngüsel yeniliklerin potansiyeli önünde engel yaratabiliyor.
Raporda şirketleri geri dönüştürmeye, yeniden üretmeye, paylaşmaya ve bağış yapmaya teşvik etmek için satılmayan mallar üzerindeki vergilerin kaldırılması gerektiğine dikkat çekiliyor. Belirli oranlarda döngüsel girdilerle üretilen mamul mallara ise KDV düşürülerek daha fazla teşvik uygulanabileceği belirtiliyor.
Çoğu tekstil atığının da yasaklı ithalat listeleri arasında yer aldığı söylenen raporda bu kararın, etkin bir toplama ve ayırma düzeninin olmadığı bir ülkede geri dönüştürülmüş içerik üretiminin artırılmasına engel olarak algılanabileceği aktarılıyor. Ancak bunun aynı zamanda Türkiye’nin diğer ülkelerle atık baskısı altında kalmamasını ve tedarik zincirlerinin kısa tutulmasını sağladığı da belirtiliyor. Tekstil artıklarının ihracatı ise, üreticilerin hükümetten izinleri olduğu sürece gerçekleştirilebiliyor.