Türkiye tekstil üretiminin bir kısmını son dönemde yükselen maliyetler dolayısıyla Mısır’a kaydırırken, diğer yandan ABD’nin yeni gümrük vergileri ve son günlerde Çin ve ABD arasında kızışan ticaret savaşları da Türkiye için farklı senaryoları gündeme getiriyor. Son gelişmelere ilişkin görüşlerini aldığımız Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Tekin, uluslararası büyük markaların Türkiye’deki üretimden son derece memnun olduklarını ancak rekabetçiliklerinin zayıflaması dolayısıyla, bunların son zamanda Türkiye yerine Mısır gibi ülkelere kaydığını belirtti. Tekin “Bunun yanı sıra ülkemizdeki üretimi, istihdamı ve ihracatı da korumamız gerektiğine inanıyoruz” diyerek hükümetten bu konudaki destek taleplerini bir kez daha hatırlattı. Amerika’daki vergilendirmenin ise Türkiye’deki üretime olumlu yansıyacağını umut ettiklerini ifade eden Tekin, firmalara başka ülkelere yatırım yapma konusunda aceleci olmamaları yönünde tavsiyede bulundu.
“Avrupa Birliği’ndeki pazar payımız yüzde 5,6’dan 5,1’e düştü”
Yarım asırlık süreçte tekstil ve hazır giyim sektörlerinin biriktirdiği bilgi birikimi ve zincirin tüm halkalarına yapılan yatırımlar ile oluşturulan dikey entegrasyon sayesinde Türkiye’nin, dünya genelinde Çin’den sonra ikinci tam entegre tedarik zinciri konumunda bulunduğunu belirten Gürkan Tekin; “Yaklaşık 600 bin kişiye istihdam sağlayan Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörü dünya hazır giyim ticaretinden aldığı payı yüzde 3,45 seviyesinin üzerinde tutmayı başardı. Ancak, 2024’te yükselen üretim ve finansman maliyetlerimiz nedeniyle Asya’daki rakiplerimizden yüzde 61, Kuzey Afrika’dakilerden ise yüzde 46 daha pahalı hale geldik. Bunun neticesinde dünya genelindeki pazar kaybımızın yanı sıra en büyük ve geleneksel pazarımız olan Avrupa Birliği’ndeki pazar payımız da yüzde 5,6’dan 5,1’e düştü” dedi.
Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar nedeniyle birçok Avrupalı firmanın, Türkiye’nin rekabet gücünün zayıfladığını düşündüğünü ve yatırımlarını Mısır’a kaydırdığını söyleyen Tekin; “Mısır’da Avrupalı firmalar tarafından ciddi bir yapılanma gerçekleşti. Bugün birçok Avrupa firması, Türkiye yerine Mısır’da görüşmeler yapıyor ve fuarlara katılım sağlıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Mısır’ın ABD’ye sıfır vergi ile ihracat yapabiliyor olmasının bu ülkeye büyük avantaj sağladığını dile getiren Tekin sözlerini şöyle sürdürdü: “Aynı şekilde, Bangladeş’e olan yönelim de oldukça arttı. Pakistan ve Hindistan’da ciddi yatırımlar ve üretim yapılanmaları söz konusu. Bu gelişmeler doğrultusunda, yüksek hacimli siparişlerin bu bölgelere kaydığını gözlemliyoruz. Akdeniz bölgesinde kısmi olarak fabrikasını kapatıp Mısır’a taşıyan firmalarımız bulunmakta. Bunun yanı sıra hem Türkiye’de üretimine devam edip hem de Mısır’da yatırım yapan firmalarımız da var. Bu sürecin son zamanlarda artmaya başladığına tanık oluyoruz.”
ABD’nin yeni gümrük vergileriyle birlikte bahsi geçen ülkelerden Mısır’a %10, Bangladeş’e %37, Pakistan’a %30, Hindistan’a ise %27 ek gümrük vergisi getirildi.

“Mısır’da kapasite doldu”
Son dönemlerde Türkiye’den Mısır’a aşırı bir talep olduğunu hatırlatan Gürkan Tekin, şu anda Mısır’da özellikle kalifiye işçi anlamında kapasitenin dolduğu bilgisini paylaştı. Hazır giyim sektöründe birebir istihdamın öneminin altını çizen Tekin: “Her makineye bir insan koymak gerekiyor. Dolayısı ile yeterli kapasite olabilmesi için kalifiye işçi sorunları ortaya çıkmaya başlayacak. Bu sebeple belli bir kapasitede üretim yapacak olan Mısır’ın, Avrupa ve ABD’deki markaların istediği oranda üretimi sağlayabileceğini düşünmüyoruz” dedi.
Bu nedenle önümüzdeki dönemde Mısır’a gitmek isteyen firmaların rotalarını Fas, Tunus gibi ülkelere çevireceklerini düşündüklerini aktaran Tekin, bunun yanında Türkiye’deki üretimi, istihdamı ve ihracatı da korumak gerektiğine dikkat çekti: “Hükümetimizden bu konuda daha fazla destek talebimiz var ve bunu da her platformda ifade ediyoruz. Diğer yandan Amerika’daki vergilendirmenin Türkiye’deki üretime olumlu yansıyacağını umut ediyoruz. Firmaların başka ülkelere yatırım yapma konusunda aceleci olmamalarını tavsiye ediyoruz.”
Uluslararası markaların en önemli iş ortaklarından biri olduklarını hatırlatan Tekin; “Yakın coğrafya olmamız, hızlı termin imkânımız ve kaliteli üretim anlayışımıza dayalı güvenilir iş ortağı olmamız bu anlamda bizleri öne çıkarıyor. Uluslararası alanda iş birliği yaptığımız büyük markalar Türkiye’deki üretimden son derece memnun oldukları için bizleri kaybetmek istemiyorlar. Ancak fiyat konusunda rekabetçi rakamlar veremediğimizden ötürü bu markaların üretimlerini Mısır gibi daha rekabetçi fiyatlar verebilen ülkelere kaydırma konusunda ısrarcı bir tutumları olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Mısır’ın yanı sıra Suriye de Baas Rejimi’nin yıkılmasın ardından tekstil üreticileri için bir alternatif olarak gündeme gelmişti. Suriye’de üretim konusundaki görüşlerini paylaşan Tekin; “Suriye’de hayatın yeniden normal akşına dönmesi zaman alacaktır. Üretim için herhangi bir güvenli ortak sağlanabileceği konusunda tereddütlerimiz var. Bu nedenle Suriye’ye yatırım için çok erken olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda sürecin netleşmesini beklemekte fayda var” yorumunda bulundu.
“Bu kritik süreçte katma değerli ve marka değeri yüksek üretimin teşvik edilmesi son derece önemli”
Toplam üretimi 27 milyar doları bulan, yatırım hacmi 15 milyar doları aşan Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün krizden çıkış yolunun çevre dostu katma değerli üretim ve markalaşmadan geçtiğine inandıklarını söyleyen Gürkan Tekin; “Hızlı üretim, yüksek kalite, sürdürülebilirlik ve tasarım gücü ile dünya piyasasında rakiplerine karşı pozitif ayrışan sektörümüz için bu kritik süreçte katma değerli ve marka değeri yüksek üretimin teşvik edilmesi son derece önemli. Bu nedenle, ilgili bakanlıklar ve sektörlerle iş birliği yaparak yapısal reformlar gerçekleştirmeliyiz. Böylece, ülkemiz markalı ihracatta daha güçlü bir konuma ulaşabilir. Markalaşma konusundaki çalışmalarımızı güçlendirebilirsek, gelecekteki ekonomik zorluklara karşı daha dirençli bir yapıya sahip olabileceğimizi düşünüyoruz” dedi.
Avrupa Yeşil Mutabakatı başta olmak üzere küresel sürdürülebilirlik kriterlerine uyum sağlamanın, Türkiye’nin ihracatta rekabetçiliğini koruması için kritik bir önem taşıdığını dile getiren Tekin, bu konuda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Bu kapsamda karbon ayak izini azaltan üretim tekniklerine yatırım yapmalıyız. Geri dönüştürülmüş ve organik kumaş kullanımını artıracak projeler geliştirmeliyiz. Yeşil enerji kullanımı ön planda tutarak üretim tesislerimizi çevre dostu hale getirmeliyiz. Sektörümüzün daha rekabetçi hale gelmesi için yapay zekâ ve otomasyon destekli üretim sistemlerine geçmeliyiz. Akıllı stok yönetimi ve veri analitiği sistemleriyle talep tahminleme yapmalıyız. E-ticaret ve dijital pazarlama kanallarına yatırım yaparak müşteri deneyimlerini iyileştirmeliyiz. Çünkü perakende veya e-ticaret kanallarında yapılan markalı satışlarda ortalama birim satış değerinin 80-100 dolar seviyelerine ulaştığını görüyoruz.”
AHKİB’in 2024 yılına ilişkin ihracat rakamlarına da değinen Tekin, geçen yıl tekstil ve ham maddelerinde yüzde 5 artışla 1,17 milyar dolar, hazır giyim ve konfeksiyonda yüzde 10 artışla 374,7 milyon ihracat değerine ulaştıklarını aktardı. Tekin; “2024 yılı ocak-mart döneminde ise tekstilde yüzde 1 artışla 285 milyon dolar, hazır giyimde yüzde 22 artışla 111,6 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Küresel ekonomik zorluklar, enflasyon baskısı, maliyetler ve döviz kuru arasındaki makasın açılması, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar gibi faktörlere rağmen Akdeniz bölgesi olarak hem tekstilde hem de hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe artıdayız” dedi.