Mayer & Cie., bir asrı aşkın deneyimi hassasiyet, kalite ve küresel erişime olan bağlılıkla birleştirerek tekstil makineleri üretiminde liderler arasında yer almaya devam ediyor. Merkezi Almanya’nın Albstadt kentinde bulunan dördüncü nesil aile şirketi, dünya çapında 450’den fazla çalışanı ve Çin ve Çek Cumhuriyeti’ndeki ek tesisleriyle müşterilerine hizmet veriyor. Mayer & Cie. Genel Müdürü Benjamin Mayer ve Bölge Satış Müdürü Stefan Bühler geçen yılına ilişkin değerlendirmede bulunarak, pazar hedeflerini ve beklentilerini Textilegence ile paylaştı. 1993 yılında kurulan, Mayer & Cie.’nin Türkiye temsilcisi Mayer Mümessillik’in ikinci nesil üyesi olan Kerem Öğretmen de Türkiye’deki pazar görünümüne ilişkin açıklamalarda bulundu.
Mayer & Cie.’nin bugün küresel tekstil sektöründeki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz ve geleceğe yönelik nasıl bir yol haritası belirlediniz?
B.M.: Mayer & Cie. geçen yıl birçok tekstil şirketi ve diğer işletmeler gibi pek çok zorlukla karşılaştı. Bu nedenle, Mayer & Cie.’nin mevcut konumu rakiplerimize kıyasla aşağı yukarı aynı. Elbette, tüm sektör genel ekonomik durumu iyileştirmek için sürdürülebilir bir toparlanmayı umutsuzca bekliyor. O zamana kadar yol haritamız tıpkı Charles Darwin’in evrim teorisindeki gibi sürekli olarak daha hızlı değişen bir dünyaya olabildiğince hızlı uyum sağlamaktır.
2024 Almanya’da ekonomik zorlukların yaşandığı bir yıldı. Bu durumun üretim ve Ar-Ge açısından size yansıması nasıl oldu? 2024 yılı sizin için siparişler ve kurulum açısından nasıl geçti?
B.M.: Gerçekten de 2024, makine ve tekstil mühendisliği şirketleri için zor bir yıldı. Yılı, ortalamanın altında sayıda yuvarlak örgü makinesi üreterek kapattık. 2025’ten bahsetmişken, yine zorlu bir yıl bekliyoruz. Yine de Ar-Ge çalışmalarımızı sürdürdük ve geliştirme projelerimizi seri üretime hazır hale getirdik. Bu, yeni yüksek hızlı Interlock makinemiz D4-4.4, optik hata tespit sistemimiz knithawk ve Control 5.0 ve knitlink için geçerlidir. Sonuncusu da, yuvarlak örgü makineleriyle ilgili tüm bilgi ve hizmetler için merkezimizdir. Örgü iş birimimizde ise, 48 taşıyıcıyla donatılmış ilk MR-11’imizi gururla ürettik ve gönderimini gerçekleştirdik.
2025’te Alman ekonomisinde büyüme beklentisi var. 2024’e kıyasla 2025’e yönelik hedefleriniz ve beklentileriniz nelerdir?
B.M.: ‘Deutsche Bundesbank’ın görüşlerine göre, Alman ekonomisi hem kalıcı ekonomik karşı rüzgarlarla hem de önemli yapısal sorunlarla mücadele ediyor. Yurt içinde, yüksek enerji maliyetleri ve CO2-nötr bir ekonomiye geçiş gereklilikleriyle karşı karşıyayız. Ayrıca, Alman şirketleri -tıpkı genel olarak Avrupa merkezli şirketler gibi- giderek artan bir şekilde korumacı eğilimlerle ve küresel piyasalarda gelişmekte olan ekonomilerden gelen artan rekabetle karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle, bir başka zorlu yıla daha hazırlandık. Ancak, son yıllardaki dersler bize hiçbir şeyin kesin olmadığını ve koşulların bir anda önemli ölçüde değişebileceğini öğretti.
Önümüzdeki dönemde Ar-Ge çalışmalarında nelere odaklanacaksınız? Durum ne olursa olsun ana konu sürdürülebilirlik mi olacak?
B.M.: Elbette, sürdürülebilirlik gündemimizin en başında yer alıyor. Relanit 3.2 HS II’mizi bu açıdan daha da geliştirdik. Yeni geliştirilen yaylı platin teknolojisiyle birlikte ilgili teknoloji, enerji tüketiminde ve CO2 ayak izinde daha fazla azalma açısından en büyük avantajları sunuyor.
Sürdürülebilirlik, dijitalleşmeyle son derece iç içe geçmiş bir konudur, çünkü daha verimli çalışmamızı ve dolayısıyla kaynakları korumamızı sağlar. Örnek olarak knithawk’ı ele alalım: Optik hata tespiti aracı, bir örgü hatası durumunda tek jarse makinesini, yalnızca metrelerce kumaş örüldükten ve dolayısıyla çok fazla malzeme gereksiz yere işlendikten sonra değil, derhal durdurur. Sonra, Mayer & Cie.’nin makineye entegre yağlama ve iğne yağı geri dönüşüm sistemi olan Senso Blue RS var. İğne yağı tüketimini %20’ye kadar azaltır. %40’a kadar bir geri dönüşüm oranıyla birleştirildiğinde, toplam yağ tüketimi, şu anda mevcut yağlama sistemlerine kıyasla %50’ye kadar azaltılabilir.
Önümüzdeki dönemde özellikle Türkiye pazarında hedefleriniz neler?
S.B.: Genel olarak, Türkiye’deki pazar payımızı, zorlu 2024 yılında bile koruyabildik. Enflasyonu dizginleme önlemlerinin meyve verip vermeyeceği ve Türkiye’de ekonomik kalkınma için güvenilir bir çerçeve sağlayıp sağlamayacağı henüz belli değil. Bu, uluslararası yatırımcıların ve Türk ekonomisinin güvenini yeniden kazanmak için gelecekteki kalkınma açısından çok önemli olacak. Aralık ayında, temel faiz oranı %50’den %47,5’e hafifçe düşürüldü. Bu, olumlu bir değişimin yakın olduğu konusunda umut veriyor.
Çin, Türkiye ve Hindistan uzun zamandır en önemli pazarlarımız oldu. Özbekistan da birkaç yıldır en önemli pazarlarımızdan biri. Bangladeş’te de çok fazla potansiyel görüyoruz ve 2025’te burada yeniden büyüme kaydedebileceğimizi umuyoruz.. Ancak son yıllar bize koşulların bir gecede değişebileceğini, planların geçersiz hale gelebileceğini ve yeni fırsatlar yaratabileceğini gösterdi.
2024’ün sonunda, 48 taşıyıcılı ilk örgü makineniz olan MR-11 tipi örgü makinenizi dağıttınız. Bu seçenek üretim sürecini nasıl değiştirecek? Başlıca avantajları nelerdir?
B.M.: 48 taşıyıcılı örgü makineleriyle müşteriler daha büyük iç boru çaplarından, kısa kurulum sürelerinden ve değiştirilmemiş bobin hacimlerinden faydalanır. Bu hem iplik hem de tel için geçerlidir ve makinelerimizin olası uygulamalarını önemli ölçüde artırır. Taşıyıcı sayısı 48’e çıktığında, örgü makinesi mevcut üç farklı bobinle aynı bobin hacmini korur. Böylece kullanıcılar makarayı değiştirmeye ihtiyaç duymadan önce daha fazla malzeme miktarını işleyebilir. Bu, aynı makine uygulaması için daha kısa kurulum süreleri anlamına gelir ve genel olarak verimliliği artırarak müşteriye büyük bir fayda sağlar.
Marka ve satış sonrası desteği, satın alınan makinenin özellikleri kadar önemlidir. Bu bağlamda müşterileriniz Mayer & Cie. farkını nasıl deneyimliyor?
S.B.: Mayer Mümessillik’in de aralarında olduğu temsilciliklerimizin birçoğuyla uzun yıllardır çalışıyoruz. Mayer & Cie. makinelerini ve şirketi avuçlarının içi gibi biliyorlar. Teknisyenleri düzenli olarak Almanya’daki Genel Merkezimizde zaman geçiriyorlar. Bu sayede, bir müşterinin ihtiyaç duyabileceği her türlü desteği kısa sürede ve derinlemesine sağlayabiliyorlar. Yükseltme kitlerimizle, müşterilerimize mevcut makinelerini güncel tutmanın bir yolunu sunuyoruz. Bunlar, yuvarlak örgü makinesine yapılan yatırımın uzun vadede güvenli ve daha kapsamlı olmasına yardımcı oluyorlar.
Mayer Mümessillik için Türkiye’deki en büyük zorlukların neler olduğunu düşünüyorsunuz?
K.Ö.: Türkiye’deki ekonomik kriz ve jeopolitik gerginlikler büyük engeller. Hem kuzey hem de güney sınırlarımızda savaşlar yaşanırken, dünya çapındaki insanlar ve şirketler harcama ve yatırım konusunda temkinli davranıyor. Bu dış etkenleri kontrol edemesek de, bu daha sakin dönemi iç süreçlerimizi iyileştirmek ve geleceğe hazırlanmak için kullanabiliriz. Daha geniş bir ölçekte, tekstil endüstrisi Türkiye ekonomisinin temel taşı olmaya devam ediyor. Dönemsel düşüşlere rağmen, bu endüstri devam edecek. Aksi halde, şirketimizin ötesinde çok daha büyük endişelerimiz olacak.
Bu zorlukların üstesinden nasıl geliyorsunuz? Geleceğe yönelik vizyonunuz nedir?
K.Ö.: Mayer & Cie.’nin kaliteye olan bağlılığı eşsizdir. Makineleri dayanıklılıkları ve üretim tutarlılıkları ile öne çıkıyor. Enflasyon ve artan enerji maliyetleri Alman ürünlerini daha pahalı hale getirirken, kalite ve uygun fiyat arasında bir denge sağlamak için Mayer & Cie.’nin mühendislik yeniliklerine güveniyoruz.
Biz nicelikten çok niteliğe önem veren butik bir mümesilliğiz. Sadece birkaç seçkin şirketi temsil ediyoruz, ancak onlar kendi alanlarında en iyileri. Standartlarımıza uyan başka bir markayı temsil etme fırsatı doğarsa, bunu değerlendiririz. O zamana kadar mevcut ortaklarımız için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.