Kişiselleştirilmiş ambalajlar tüketicilere bireysel olarak hitap ederek satın alma süreçlerinde önemli bir rol oynuyor. Coca-Cola’nın Share-a-Coke (Bir Kola Paylaş) kampanyası on yıldan uzun bir süre önce tüketicilerin isimlerini teneke kutulara ve şişelere yazarak ambalaj sektöründe nelerin mümkün olduğunu gösterdi ve kişiselleştirmeye olan ilgiyi artırdı. O zamandan bu yana sektörün ambalajda bir sonraki evrim için sıçrama noktası olması gereken yerde durakladığına dikkat çeken FESPA’nın Kişiselleştirme Elçisi Richard Askam, kişiselleştirilmiş ambalajın neden isimlerin ötesine geçmesi gerektiğini açıkladı.
“Nasıl değil, neden diye sorun”
Richard Askam, bir marka sahibi olarak artık sorunun bir şeyin kişiselleştirilip kişiselleştirilemeyeceği ile ilgili olmaması gerektiğini ve ambalajın istenilen dereceye kadar kişiselleştirebileceği noktaya çoktan ulaştıklarını söyledi. Bununla birlikte, sadece yapabiliyor olmanın yapmak gerektiği anlamına gelmediğini ve kişiselleştirmenin bir amacı olması gerektiğini belirten Askam; “Dolayısıyla, sormanız gereken soru kişiselleştirip kişiselleştiremeyeceğiniz değil, ambalajın marka, ürün veya müşterinin kendisi hakkında hangi hikayeyi anlatmasını istediğinizdir. Bu sorunun yanıtı, uygulayacağınız kişiselleştirme taktiklerini de belirlemelidir” dedi.
Kişiselleştirmenin duygusal bir bağ kurduğu için etkili olduğunu söyleyen Askam, yine de bir kişinin adı bir tanımlayıcı olsa da, aslında onunla ilgili en az kişisel ve duygusal şeylerden biri olduğunu belirtti. Bu nedenle markaların ve perakendecilerin isimlerin ötesine geçmeleri gerektiğini aktaran Askam sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar ego için yaratılmışlardır ve kişiselleştirme, bir şirketin bireyselliğimizi tanıdığını göstererek buna katkıda bulunur. Markalar, belirli müşteri bilgileri ve demografik özelliklerden satın alma davranışı ve satın alma motivasyonlarına kadar müşterileri hakkındaki anlayışlarını kullanarak, müşterilerin kendilerini özel hissetme arzusundan yararlanan kişiselleştirilmiş ambalajlarla sürpriz ve memnuniyet sağlayabilir.”
“Müşteri deneyimi yolculuğunda duygusal bir temas noktası oluşturun”
Kutu açma deneyiminin müşterinin satın alma kararını doğrulamak ve sadakat oluşturmaya başlamak için bir fırsat olabileceğini söyleyen Richard Askam, markaların ve perakendecilerin kişiselleştirme ekleyerek bu deneyimi müşteri deneyimi yolculuğunda duygusal bir temas noktasına dönüştürerek daha da geliştirebileceklerini ifade etti.
Askam, iyi bir ambalajın daha açılmadan marka hakkında bir hikaye anlattığını, bu nedenle lüks ambalajın önümüzdeki on yıl içinde yıllık bazda yaklaşık %5,5 büyüyeceğinin tahmin edilmesinin şaşırtıcı olmadığını belirterek, tüketicilerle duygusal bir bağ kurmak için kişiselleştirme ve özelleştirme kullanımının bu büyümenin itici güçlerinden biri olduğunu kaydetti.
“Ambalajı kişiselleştirilmiş müşteri deneyiminin bir parçası haline getirmeye yönelik pek çok motivasyonun yanı sıra, kişiselleştirmenin cazibesini artıran bir diğer eğilim de daha minimalist ve çevre dostu ambalajlara yönelmektir” diyen Richard Askam, azın çok olduğu durumlarda, ambalajın daha da öne çıkması gerektiğini ve kişiselleştirmenin bunu başarmanın etkili bir yolu olabileceğini belirtti.
FESPA GPE’da kişiselleştirilmiş ambalajlar öne çıkacak
Kişiselleştirilmiş ambalajlama alanındaki fırsatların çok fazla olduğunu ancak bunların henüz bir araya getirilip sonuçlandırılmadığını söyleyen Askam, sözlerini şöyle noktaladı: “FESPA Global Print Expo 2023 (Münih, 23-26 Mayıs 2023) ile eş zamanlı olarak düzenlenen Kişiselleştirme Deneyimi, bu konuya eğilmeyi amaçlıyor. Kreatif ajansları, marka sahiplerini ve perakendecileri ambalaj ve baskı işletmeleriyle bir araya getiren etkinlik, kişiselleştirme fırsatından yararlanmak için işletmelerin ihtiyaç duyduğu bağlantıları kuracak ve görüşmeleri hızlandıracak. Kişiselleştirilmiş ambalaj alanındaki öncüler, perakende uzmanları ve tüketici davranışı uzmanlarından oluşan bir kadroyla Kişiselleştirme Deneyimi konferansı, kişiselleştirmenin geleceğine dair değerli bilgiler sunacak ve delegelere mümkün olabileceğini hayal bile etmedikleri fikir ve uygulamalarla ilham verecek.”