Dijital baskı, copy center ve reklamcılık alanlarına dönük çözümlerini Sign İstanbul 2016’da sergileyen Konica Minolta Türkiye, bu pazara olan güvenini tazeledi.
Sign İstanbul 2016 fuarına katılan Konica Minolta Türkiye, standında sunduğu baskı çözümleriyle ziyaretçilerden yoğun ilgi görmeyi başardı. Çözüm odaklı konsepti ile baskı profesyonellerine seslenen firma, yeni teknolojilerinin yanı sıra, Eko Vizyon 2050 ve Karbon Nötralizasyon Programını hakkında bilgi verdi.
Konica Minolta Türkiye’nin standında; kopyalama merkezlerine (copy-center) dönük olarak yüksek hızlı bizhub PRO 958 tanıtıldı. Firmanın amiral gemisi sayılan bizhub PRESS C1100 modeli de stantta yerini aldı. Ofsete yakın baskı kalitesi, yüksek renk tutarlılığı sunan model kısa tirajlı ancak yoğun iş yükleri için ideal olarak tanımlanıyor. Türkiye pazarında yoğun talep gören dubleks baskı yeteneğine sahip bizhub PRO C1060L ise düşük hacimli iş yüküne sahip firmalara avantajlar sunuyor. Stantta sergilenen bu ürünün yanı sıra, bizhub PRO C70hc de özel toner teknolojisi ile elde ettiği yüksek kaliteyi gözler önüne serdi. Konica Minolta standında, kuru toner tabanlı renkli geniş format (A0) dijital baskı makinası KIP 940 ise sağladığı yüksek üretkenliği ve cazip işletme maliyetleri ile ziyaretçilerin odak noktalarından biri oldu.
Nihai Ürünlerde ‘Katma Değer’ Vurgulandı
Sign İstanbul fuarına ikinci kez katıldıklarını söyleyen Konica Minolta Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Orhan Doğan, fuarda kağıda baskı ve reklam sektörlerine ürünleri sergilediklerini dile getirdi. Doğan; “Standımızda tabaka baskı için kuru tonerle çalışan, cut-sheet dijital baskı ürünlerimiz öne çıktı. Bunlarla müşterilerimize son ürünlerinde elde edecekleri katma değeri vurgulamak istedik. Yüksek teknoloji ve kalitenin onlara sağlayacağı avantajları bütün detaylarıyla anlattık” dedi.
Konica Minolta’nın ‘kalite’yi kendisi düstur edinmiş bir üretici olduğunu belirten Orhan Doğan, AR-GE çalışmalarında en yüksek kalite tutarlığı elde edecek makinaları tasarlamak için çalışıldığını vurguladı. Kalitenin her zaman tek başına verimliliği sağlayamadığına dikkati çeken Doğan, doğru çözüm ile yüksek verimlilik için müşterilerine danışmanlık görevi de verdiklerini açıkladı. Büyüme hedef taşıyan firmaların odak noktalarında yer aldığını vurgulayan Doğan; “Çünkü onlarla beraber büyümek istiyoruz. Sunduğumuz çözümlerle onlara büyüme yolunda katkı sunmayı, onlar için vazgeçilmez bir iş ortağı olmayı arzu ediyoruz” dedi.
“Türkiye’nin Parlak Geleceğine İnanıyoruz”
2016 yılının geride kalan döneminde pazarda görülen durgunluğu Konica Minolta Türkiye olarak çok fazla hissetmediklerini açıklayan Doğan, bu yılın çok iyi olmasa bile ‘tatminkar’ seviyede kapanacağını tahmin ettiğini dile getirdi. Doğan, Türkiye’nin büyüyen bir ülke olduğunu ve onun parlak geleceğine inandıklarının altını çizdi. Konica Minolta Türkiye’nin 2012 yılında kurulmuş olduğunu belirten Doğan, Japonya merkezli markanın küresel felsefesini yerele, Türkiye pazarına uyguladıklarını aktardı.
Konica Minolta Türkiye’nin hibrid bir yapılanması olduğunu ifade eden Doğan; İstanbul, Bursa, Ankara ve Antalya’da kendi satış ve servis ofislerinin bulunduğunu; bunların yanı sıra Türkiye çapında bayi ve iş ortaklarına sahip olduklarını ifade etti.
Çevre ve Sürdürülebilirlik Temel Hassasiyetimiz
Konica Minolta’nın çevre ve sürdürülebilirlik konularında öncü adımlar attığını söyleyen Orhan Doğan; 2005-2050 dönemini kapsayan Eko Vizyon 2050 çalışmasına ve yer aldıkları Karbon Nötralizasyon Programı’na değindi. Doğan, Eko Vizyon 2050 ile ürün yaşam döngüsündeki karbondioksit emisyonunu minimize edilmesinin amaçlandığını açıkladı. “2005 baz alınarak 2050’de CO2 emisyonunun %80 düşürülmesi hedefleniyor” diyen Doğan sözlerini şöyle sürdürdü; “Karbon Nötralizasyon Programı ise, üretim sırasında oluşturduğumuz karbondioksiti dengelemek için alternatif enerji kaynaklarına dikkat çekiyor. Bu programa katılan Konica Minolta Bandırma’da rüzgar gülü projesinde ve Endonezya’da bir hidro elektrik barajı projesinde yer alıyor. Müşterilerimiz cüzi bir ücret ile bu projelerin bir parçası olabiliyor. Böylece makinalarımızı kullanarak yaptıkları üretimde ortaya çıkan karbondioksiti alternatif kaynaklara destek vererek dengelemiş oluyorlar.”