Türk hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü Covid-19 pandemisi döneminde ihracat pazarlarında yaşadığı kayıpları telefi etmek için yollar arıyor. Bu süreçte katma değerli üretim ve sürdürülebilirlik eksenli çözümler vurgulanıyor. Türk konfeksiyoncular için sürdürülebilir üretimde bir model öne çıkıyor; konfeksiyon sektörüne sürdürülebilirlik rol modeli İsveç. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ve Business Sweden iş birliği ile bir online toplantı düzenlenerek sürdürülebilirlikte öne çıkan İsveç’in moda ve konfeksiyon endüstrisine sunduğu kriterler ele alındı.
2021 yılından itibaren kimyasal kullanılan konfeksiyon ürünlerden sürdürülebilirlik vergisi almaya hazırlanan İsveç, geri dönüşümü de teşvik ediyor. Hem İsveç hükümetinin hem de şirketlerin bu konuda attığı adımlar ‘SUSTAINABILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri’ başlıklı online toplantıda ele alındı.
Cecillia Tall: Sürdürülebilirlik vergisi geliyor, hazır olun
İsveç Tekstil ve Konfeksiyon Sanayicileri Birliği Genel Sekreteri Cecillia Tall, 2021 yılından itibaren konfeksiyon ürünlerinin kimyasal içermesi halinde vergi alınacağını hatırlattı. Bu verginin çevreyi korumak ve sürdürülebilirliği sağlamayı amaçladığını söyleyen Tall, sözlerini şöyle sürdürdü; “İsveç şirketleri için üretim yapıyorsanız onlar sizin kullanmamanız gereken içeriklerin listesini verecekler. Tekstil sanayi çok fazla miktarda karbondioksite neden oluyor. Sektör olarak kötü bir ismimiz var. Yeni sisteme hazırlanın, adapte olmakta zorlanmayın.” Tall ayrıca Avrupa Birliği’nin 2025 yılına kadar tekstil atıkları ile ilgili yeni bir mevzuatı olacağını da sözlerine ekledi.
Sertbaş: “Tedarik zincirimizi yeniden düzenlememiz gerekiyor”
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş ise, Covid-19 salgınının II. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya ekonomisi en çok sarsan gelişme olduğunu dile getirdi. Covid-19 pandemisinin tekstil ve konfeksiyon sektörüne etkilerine değinen Burak Sertbaş, sektörün pandemiden çok fazla etkilendiğini ve tedarik zincirinde aksaklıklar oluştuğuna kaydetti. Sertbaş, konfeksiyon sektörünün pandemi sonrası sürdürülebilir bir yapıya sahip olmayı hedefliyorsa tedarik zincirini yeniden düzenlemesi gerektiğinin altını çizdi.
Petrolden sonra dünyayı en çok kirleten sektör olarak tekstil ve konfeksiyonun bilindiğine değinen Sertbaş, bu algıyı yok etmek için çalışmalar yaptıklarını ve 2020 yılını Sürdürülebilir Yılı ilan ettiklerini hatırlattı. Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü;
“Sürdürülebilirlikle ilgili URGE projesi, Global Compact Üyeliği, Moda Devrimi Sergisi gibi birçok organizasyon ve proje düzenledik, hatta bu sene 15.sini planladığımız ancak pandemi nedeniyle ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldığımız EİB Moda Tasarım Yarışmamızın temasını da sürdürülebilirlik çerçevesinde oluşturduk. Bu webinarın sektörümüzün pandemi sonrasında sürdürülebilirlik arayışlarına ışık tutacağına inanıyorum.”
H&M kaynakları optimum kullanıp atıkları azaltmayı hedefliyor
İsveç’in dünya devi moda ve perakende markası H&M’nin sürdürülebilirlik konusundaki yaklaşımını firmanın Avrupa Sürdürülebilirlik Müdürü Hülya Sevindik Özyiğit anlattı. Özyiğit kaynakları optimum kullanıp atığı aza indirmeyi hedeflediklerini, bunun tekstil üretiminde tasarımla başlayan bir süreç olduğunu söyledi. Yeni tedarikçilerle çalışmaya başlarken sürdürülebilirlik hedefi olan firmaları tercih ettiklerine dikkati çeken Özyiğit, inovasyon çalışmalarını, yeni ürün üreten ve şeffaf olan tedarikçileri ödüllendirdiklerine değindi.
Tekstil sektöründe geri dönüşümlü materyaller kullanmak için çaba gösterdiklerini anlatan Özyiğit, 2030 yılında tüm materyallerin geri dönüştürülmüş ve sürdürülebilir olmasını hedeflediklerin açıkladı. Özyiğit şunları söyledi; “Tüm ürünlerimizin yüzde 60’ı sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmiş materyallerden oluşuyor. Denim ürünlerinde her yıl artan şekilde geri dönüştürülmüş ipliklerle kumaşları kullanıyoruz. En fazla geri dönüşümlü pamuk kullanan markayız. 2013 yılından beri H&M mağazalarında kullanılmış ürünleri topluyoruz. Yıllar bazında set ettiğimiz hedeflerimiz var. 2030 yılında yüzde 100 yenilenebilir elektrik kaynaklarıyla ürünlerimizi elde etmek istiyoruz. 2030 yılında yüzde 100 toxic free (kimyasal yasaklı ürün olmaması) olmasını hedefliyoruz. Müşterilerimizin yüzde 16’sı çevreye duyarlı ürünleri özellikle satın almak istiyor. Firmaların sürdürülebilirlik ajandası olması gerekiyor.”
İsveç Türkiye Ticaret ve Yatırım Ataşesi Edin Erkocevic de yaptığı konuşmada; İsveç ve Türk giyim ve tekstil sektörünün çok uzun süredir birlikte çalıştığını ifade etti. Erkocevic; “Türk tekstil ve hazır giyim sanayi ne kadar sürdürülebilir olursa İsveç ve Türk şirketleri arasında o kadar iş birliği olacaktır” dedi.