Son 10-15 yıldır bütün dünyayı etkisi altına alan hızlı moda ve sezonluk ürün konseptinde dönüşüm sinyalleri geliyor. Özellikle Covid-19 pandemisi döneminde yaşananlar hem tüketicileri hem de üreticileri tekrar düşünmeye sevk ediyor. Salgın nedeniyle sektörün geleceği hakkında belirsizlik sürerken, sektörde söz sahibi markalar bazı çıkarımlar ve öngörülerle yeni bir yol haritası çizmeye çalışıyor. Tekstil sektörünün önde gelen markalarından Bordo Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fahri Şahin; koronavirüs (Covid-19) pandemisi sonrası başlayan “yeni normal” dönemde hazır giyim sektörünün son durumunu ve sektörle ilgili öngörüleri değerlendirdi.
“Hazır giyim sektöründe sürdürülebilir modaya yönelik çok ciddi bir paradigma değişiklikleri bekleniyor” diyen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü; “Artık hızlı moda (fast fashion) ve hızlı tüketimin sonunun geldiği görülüyor. Çevreye duyarlı, insan odaklı ve doğayı düşünen üretim süreçlerine daha fazla tanık olacağız”. Sektördeki paradigma değişikliğinin kendini pandemi öncesi göstermeye başladığını vurgulayan Şahin, pandeminin bu süreci hızlandırdığını ifade etti.
Doğal elyaflar ve sürdürülebilir üretim öne çıkıyor
Doğal elyaflara dönüş olmasının beklendiğini dile getiren Fahri Şahin, üretim safhalarında çevreci ve insani yaklaşımların öne çıktığını vurguladı. Sektörde çalışma şartlarındaki sosyal uygunluk yönetimleri gibi konuların da gündeme gelmeye başladığını belirten Şahin, artık sadece ucuz ürünün değil kaliteli ve doğal ürünlerin tercih edileceğini savundu. Bu gelişmelerin hazırgiyimde tüketim alışkanlıklarını değiştireceğini kaydeden Şahin; “Yani kadim geleneğimize geri dönüş sürecine tanık olabiliriz. Örneğin; bir kişi uygun fiyatlarla 10 tane ürün alıyorsa artık bunun yerine kaliteli ama çevre dostu ve sağlıklı 2 tane ürün alacak. Bunlar da maliyet getireceği için öyle modası hızlı geçen ürünlerden ziyade biraz daha zamansız (uzun ömürlü) ve klasik ürünlere rağbet olacaktır. Güvenli renkler, güvenli desenler, güvenli grafikler daha ön plana çıkacaktır. Fakat bu dediğimiz niş markette daha üst segmentte gerçekleşecektir. Alım gücünün etkisinden dolayı belki hızlı moda devam edebilir; ama genel olarak doğaya ve dönüştürülebilir modaya bir dönüş teması var” dedi.
Şahin virüs sonrasında dünyadaki tedarik zincirinin de ‘düşük maliyet odaklı yerine riski yönetme’ yönünde ilerlediğini belirtti. Yerel kaynaklara daha fazla yönelim olacağını söyleyen Şahin, bunun etkilerini şöyle anlattı; “Mesela sadece Çin’den elyaf almak yerine Türkiye’deki yerel elyaflar tercih edilecek, yerel işçiler istihdam edilecek, yerel dikim olanakları değerlendirilecek. Yani sektördeki birçok marka yerel kaynaklara yönelecek ve yerel şartlarla üretim yapacaklardır. Bu durum iki şeyi beraberinde getirecektir. Birincisi kaliteyi ve ikincisi de doğal olarak maliyetleri yükseltecektir. Böylece insanların hızlı tüketim alışkanlıkları azaltacaktır. Yani artık sezonluk değil daha uzun süreli giyineceklerdir. Bu da yine kültürümüzdeki eski alışkanlıklarımıza geri döneceğimiz anlamına geliyor.”
Müşteriler daha fazla organik ve geri dönüştürülebilir kumaş sipariş veriyor
Fahri Şahin ayrıca Bordo Grubu’nun aldığı yeni siparişler hakkında bilgi verdi. Şahin hizmet verdikleri dünyaca ünlü tekstil firmalarının son dönemde normal kumaştan ziyade daha çok organik ve geri dönüştürülebilir kumaş siparişi vermeye başladığını açıkladı. Antibakteriyel ürünlere olan talebin arttığını belirten Şahin, şunları dile getirdi; “Bir bütün olarak sürdürülebilir ve dönüştürülebilir modaya bir yöneliş var. Türkiye bu alanda önemli bir konumda. Organik, antibakteriyel, terletmez ve tutuşmaz gibi özelliklerdeki tekstil ürünleri konusunda, yeni taleplere cevap verebilecek kapasite ve kaliteye sahibiz”.
Moda sektörünün hızlı bir dönüşümün tam ortasında olduğunu söyleyen Şahin, sektördeki iş alışkanlarının hızlı bir dönüşüm yaşadığını belirtti. Şahin, müşteri tercihlerinin değişmesi ile birlikte büyük ve küçük markaların taleplerinin, tasarım ve iş süreçlerinin de değiştiğini ifade etti. Hazırgiyim ve moda sektöründe e-ticaret ve e-ihracatın daha fazla konuşulduğunu belirten Şahin; “Tüm bunları topyekun ele aldığımızda bizim için ortaya çıkan fırsatları değerlendirebilmeliyiz. Hem sektör hem de devlet otoritelerinin üzerine düşen görevleri var. Değişimin ve dönüşümün arkasında kalırsak, sektördeki ağırlığımızı başka ülkelere kaptırma riski ile karşı karşıya kalırız.”