Dünya pamuk üretiminin yaklaşık beşte birini gerçekleştiren Çin, Sincan Özerk Bölgesi’ndeki Uygurlara (Uygur Türkleri) yaptığı baskı ve dayatmacı kimlik politikaları nedeniyle uluslararası alanda ve ticarette önemli sorunlar yaşıyor. Uygurların buradaki kamplarda zorla çalıştırıldığına ilişkin raporların ortaya çıkmasıyla, tekstil ve giyim sektöründen de açıklamalar peş peşe geldi. H&M ve Nike gibi büyük perakende devleri Çin’deki pamuk üretiminin %80’inin gerçekleştiği Sincan’dan pamuk alımını durdurma kararı aldı. Bu karar hem Pekin yönetimi hem de Çin halkı ve üreticileri arasında tepkiye yol açtı. Söz konusu perakende markaları sosyal medyada oldukça tepki görürken; Alibaba gibi ülkenin en büyük e-ticaret siteleri H&M ürünlerinin satışını durdurma kararı aldı.
Basına yansıyan Uygurlara uygulanan insan hakları ihlalleri ile ilgili haberler dünyanın pek çok yerinde tepki topladı. Bunun üzerine AB ve çeşitli ülkelerden yaptırım kararları gelmeye devam ederken hem tüketiciler, ünlüler, influencerlar (etkileyiciler) hem de batılı perakende devleri bu konuya ilişkin art arda açıklamalarda bulundu. Çin hükümeti bu iddiaları reddedip sert bir tutum alırken, hükümetin baskıları ve çağrılarının da etkisiyle ülkede büyük çapta bir boykot başladı.
Aralarında Alibaba, JD.co, Pinduoduo ve Tmall’un bulunduğu ülkenin en büyük e-ticaret siteleri, H&M ürünlerinin satışına son verdi. Wang Yibo, Huang Şuan ve Victoria Song gibi ünlüler de ülke çıkarlarının her şeyin üstünde olduğunu savunarak bu markalarla bağlantılarını kestiklerini açıkladı.
H&M satışlarda %21’lik düşüş yaşadı
Uluslararası perakende giyim firması H&M, yayınladığı raporda, 2020 Aralık-2021 Şubat döneminde zarar ettiğini açıkladı. Şirket, satışlarda yaşanan düşüşün ve zararın temel sebebini pandemi nedeniyle getirilen kısıtlamalar olarak açıkladı. Şu anda yaklaşık 1.800 mağazası kapalı olan H&M, bu üç aylık dönemde satışlarda %21’lik düşüş yaşadı.
“Çin bizim için çok önemli bir pazar”
H&M daha önce yaptığı bir açıklamada, ülke ve bölge fark etmeksizin her türlü zorla çalıştırılma halinde iş ilişkilerini sonlandırmaya yönelik hareket edeceğini belirtmişti. Şirket, mart ayında yaptığı açıklamada ise kendilerini Çin’deki müşterilerinin, meslektaşlarının ve iş ortaklarının güvenini yeniden kazanmaya adadıklarını vurgulayarak şunları kamuoyu ile paylaştı:
“Çin bizim için çok önemli bir pazar ve ülkeye uzun vadeli bağlılığımız hala güçlü. Otuz yılı aşkın süredir orada bulunarak, Çin tekstil endüstrisinde kayda değer ilerlemeye tanık olduk. İnovasyon ve teknolojinin ön saflarında yer alan Çin, tüm endüstrinin daha da geliştirilmesinde açıkça önemli bir rol oynamaya devam edecek. Tedarikçilerimizin bu gelişmenin bir parçası olmalarından gurur duyuyoruz ve ülkedeki ortaklarımız ve paydaşlarımızla birlikte ilerlemeye katkıda bulunmaya devam etmek istiyoruz. Çin’de ve başka yerlerde sorumlu bir alıcı olmak istiyoruz ve şimdi ileriye dönük stratejiler oluşturuyor ve malzeme tedarikiyle ilgili sonraki adımlar üzerinde aktif olarak çalışıyoruz. İlgili tüm paydaşlarla birlikte, çözümün bir parçası olmak ve birlikte daha sürdürülebilir bir moda endüstrisi inşa etmek için iş birliği yapmak istiyoruz.”