Fashion Revolution Germany ve döngüsel moda markası DETTO FATTO’nun iş birliğiyle hayata geçirilen 1 Hour Shirt (1 Saatte Tişört) projesi, yaklaşık 1 yıl önce moda endüstrisindeki eşitsizliği vurgulamak ve değişimi sağlamak amacıyla başlatıldı. Hızlı moda, insanlardan çok kârı önemseyen bir endüstri yaratırken, bu proje, zamanı bir para birimine dönüştürerek hızlı modanın adil moda olmasına yardımcı olmayı amaçlayan bir tişört yarattı. Projenin web sitesinde paylaşılan bilgilere göre, Bangladeş’teki işçilerin ipliği eğirmekten tişörtü dikmeye ve paketlemeye kadar bir tişört üretmesi bir saat sürüyor. Bu noktadan hareketle proje, satın alan kişilerin bir saatinin onların bir saatine karşılık gelmesi fikrine dayanıyor. Fashion Revolution Germany e.V. CEO’su ve başkanı Carina Bischof, yaklaşık 1 yıl önce satışa sunulan bu tişörtlerle sektöre getirdiği kazanımlar hakkında Textilegence’a konuştu.
1 Hour Shirt elde edilen gelirler sektördeki değişim için tekrar kullanılıyor
1 Hour Shirt satın alındığında, bir kısmı (12,50 €) doğrudan bu tişörtlerin değer zincirine geri dönüyor ve üretim ve dağıtım maliyetini karşılıyor. Bu, pamuk mahsullerinden başlayıp lojistikle biten Bangladeşli üreticiden çeşitli paydaşlara kadar, hepsi adil ücret ve iyi çalışma koşullarına bağlı olan herkesi kapsıyor.
Bu içerik sadece üyelere açıktır.
Geri kalanı, işçi hakları ve sürdürülebilir kalkınma için mücadele eden kuruluşlara bağışlanıyor. Tüm bağışların etki yaratmasını ve şeffaf bir şekilde yönetilmesini sağlamak için Fashion Revolution Germany e.V. bunları almaktan ve giyim sektöründeki farklı kuruluşlara dağıtmaktan sorumlu bulunuyor. Ayrıca, Cradle to Cradle Certified® GOLD sertifikasına ve German Green Button’a (Yeşil Düğme) ek olarak, her tişört bir OEKO-TEX® MADE IN GREEN etiket numarasına sahip. Sadece ilgili kod (M24LG8M28) girilerek üretici hakkında şeffaf ve izlenebilir bilgiler alınabiliyor. Ayrıca tişört organik pamuktan üretiliyor.
Fashion Revolution Germany e.V. CEO’su ve başkanı Carina Bischof, 1 Hour Shirt projesinin birçok nedenden dolayı onlar için inanılmaz bir proje olduğunu söyleyerek açıklamasını şöyle sürdürdü: “Birincisi elbette pratik, kazandığımız para Bangladeş’teki sendikalara geri dönüyor ve onlar da bunu haklarını savunmak için kullanıyorlar. Buna adil ücretler, daha iyi çalışma koşulları ve güvenlik önlemleri gibi şeyler dahil. Şu anda sadece tişört projesiyle kesin sonuçları ilişkilendirmek zor olsa da, projeden elde edilen gelirin yanı sıra Fashion Revolution’ın Bangladeş ile devam eden çalışmalarının sektörde fark yaratmaya devam etmesinden mutluluk duyuyoruz.”
“Bize neden bir tişört almadıklarını ve kendilerini ne kadar suçlu hissettiklerini açıkça anlatan insanlar oldu”
İkincisinin ise proje etrafında yaptıkları konuşmalar ve farkındalık olduğunu belirten Bischof şunları söyledi; “Sadece fahiş fiyatlarda tişört satın alan insanlar dışında, bize neden bir tişört almadıklarını ve kendilerini ne kadar suçlu hissettiklerini açıkça anlatan insanlar oldu. Birçok kez, insanlar bize gelip ortalama bir hazır giyim işçisinin kazandığına kıyasla bir tişört için ne kadar ödemeleri gerektiği konusunda utandıklarını söylediler. Bununla ilgili konuşmaları ve insanların kıyafetlerinin nereden geldiği ve nereden alışveriş yaptıkları hakkındaki fikirlerinin nasıl değiştiğini duymak ilginçti.”
“Bu fikri seven insanlar sayesinde sesimizi yavaş yavaş duyurmaya başladık”
Carina Bischof, bunun düşük bütçeli, çoğunlukla kulaktan kulağa yayılan bir kampanya olduğunu ve bu fikri seven kişiler aracılığıyla yavaş yavaş yayılarak gittikçe daha fazla insanın farkına varmasıyla ivme kazandığını belirterek; “Son dört hafta, kampanyanın gerçekten duyurulup sosyal medya ve diğer mecralarda paylaşılmaya başlamasıyla birlikte bizim için önemli bir süreç oldu,” dedi.